4 Haziran 2023 Pazar

Susmak

 "Senden artık bir şey duymak istemiyorum" demiştin.


Ben de, "benden artık sonsuza kadar bir şey duymayacaksın" demiştim.

Sonsuz hayatta ise söyleyeceklerim olacak.

Sonsuza kadar susmaya devam ediyorum...

4 Ekim 2020 Pazar

İdeal kadın

İdeal bir kadının gözünde erkek, hazır giyim mağazasından satılan alınan elbiseler gibi değildir. Giyilen, çıkarılan, denenen; üstüne uymadığı düşünüldüğünde değiştirilen bir elbise.. 

Önemli ve gerçek olan kumaştır, kumaşın kalitesidir. İdeal bir kadın o kumaştan kendisine bir elbise diker ki emek ve özen vardır içinde. Bu elbise, hem kendini güzelleştirir, hem de bakan erkek o elbisede kendini görür. Özetle, gerçek bir kadın işlemelidir bir erkeği, dokumalıdır bir elbise gibi, ilmek ilmek. Gerçek güzellik, sevgi ve uyumun sırrı...


10 Ağustos 2020 Pazartesi

Aşkın deneyimler dünyasına yolculuk

    "Bizimkine göre gerçeğe daha yakın ve sözlere daha az tutsak bir eğitim ve öğretim sisteminde her melek (Blake'in kastettiği anlamda) özel bir izin sahibi olacak, hatta zaman zaman duvardaki bir kimyasal kapı yoluyla aşkın deneyimler dünyasına gezintiler yapmaya itilecek, gerektiğinde de zorlanacaktır. Bu onu dehşete düşürecek olursa bu bir talihsizliktir, ama muhtemelen yararlı bir iş olacaktır..."


                                                                                                                Aldoux Huxley, Algı Kapıları.

19 Mart 2020 Perşembe

Aptallık milenyumu

Aptallığı üreten kültür, insan eliyle yapılandırılıyor. Trajik aptallık geleneği, gelecek nesillerin daha mutlu ve refah içinde yaşayacakları umudunun da içini boşaltıyor; tüm gerçek değerlerin paraya kurban edildiği kasvetli bir karanlık milenyumun eşiğindeyiz belki de .

6 Ocak 2020 Pazartesi

Öğretmene

Öğretmenler için nesir yazmak o kadar kolay değildir. Çünkü, öğretmenlik bir his mesleğidir. O yüzden biz de bir şiir yazalım ki, duygularımız dile gelsin...


                                          Öğretmene;


          Işık seninle olsun, karanlık senden uzak.
          Bahar seninle olsun, kış senden uzak.
          Huzur seninle olsun, endişe senden uzak.
          Ne yağmurun damlası,
          Ne rüzgârın uğultusu,
          Ne toprağın çatlağı,
          Ne de dökülen bir ağaç yaprağı,
          Alıp götürmesin o ışığı...
          Yıllarca saçacaksın çünkü o ışığı,
          O taze çiçek gibi gülümseyen ruhlara,
          Sana varlığını bağışlayan ailen gibi,
          Kucakla onları tüm benliğinle,
          Hepsi taze bahar çiçekleri gibi,
          Umut toprağa.
          Geleceği aydınlatacak, ışığı taşıyacaklar.
          Karanlığa bırakma ki onları,
          Düşleri ışığı aramasın.
          Işığı saç ellerinle, yeşeren o taze çiçeklere,
          Geleceğin gonca gülleri,
          Baharı müjdeleyen çocuklara...
       
         
       


                 

8 Eylül 2019 Pazar

Kapitalizm ve Sosyalizm Üzerine


Kapitalizm; üretmek için tüketimi, tüketmek için de üretimi artırmak ister. O; sürekli, artırmanın, çoğaltmanın peşindedir. İhtiyaçtan çok üretir kapitalizm. Üretim çeşit çeşittir kapitalizmde. Bu üretim, insan popülasyonunun artması için tüketimi teşvik eder. Besin almayan bir canlı üreyemez en nihayetinde. Ama Malthus teoremi demir bir yumruk gibi iner bu üretim düzeninin tepesine. İnsan sayısı geometrik olarak artarken, gıda sayısı aritmetik olarak artar. En sonunda, gıda bulamayan yığınlar fakirleşir. Bu ise, Morgan Freeman’ın isyanına neden olur: “Afrika’daki anneler, çocuklarına tabağındaki yemeği bitir diye bağırana kadar, dünyadaki tüm tabakları kırmak istiyorum”.
Sosyalizm ise paylaşmak için tüketimi ve yine paylaşmak için üretimi teşvik eder. Burada, paylaşım esastır. Sosyalizm, teşvik etmez insanların çoğalmasını; az insan demek, üretilenden daha fazla pay alınması demektir; bu da doyum hissine neden olur en nihayetinde. Kapitalizm, üretir de üretir. Hep daha fazlasını... Ve de satmak ister ürettiklerinin hepsini. Özendirir, kandırır, insanların türlü türlü zayıflıklarından yararlanır ve satar. İhtiyaç olsun olmasın, teşvik edilen sürekli almaktır bu düzende. Sahip olmak, hep daha fazlasına; temel istek budur. Bu sahip olma duygusu, insanın kimliğidir kapitalizmde. Paylaşmak mı? Asla. Benim olmalı, hep benim. Mutluluk, para, rahatlık, şatafat, ün; hepsi benim olmalı... Sosyalizmde ise benim olmalı, ihtiyacım kadarı. Fazlası ise, ihtiyacı olana verilmeli. İhtiyaçtan fazlasını dağıtırsın bu düzende. Paylaşmak, insanın kimliğidir sosyalizmde. Mutluluğu da, parayı da hem kendin hem de diğer insanlar için eşit düzeyde istersin. Mutluluğun özü budur işte. Tüm sahiplik duygularından kurtulmak... Kimse kimsenin ve hiçbir şey hiç kimsenin malı değildir; üretilenler herkesle ortak paylaşılır. Şeyh Bedrettin’in dediği gibi: “Yarin yanağından gayrı, her yerde her şeyde hep beraber”. İşte sosyalizm... Seçim insanlığın kaderini belirleyecek.

12 Ağustos 2019 Pazartesi

Lord Byron'un doğaya ilişkin dizeleri

"Keyif alınır patikasız ormanlarda,
Büyük sevinç duyulur yalnız kıyılarda
Bir toplum var kimsenin izinsiz giremediği
Açık denizlerde ve kükreyişinin müziğinde:
Daha az seviyor değilim insanı, ama Doğa'yı daha fazla. "

Herman Melville,  Katip Bartleby  adlı eserinin bir bölümünde de Lord Byron'ın adını şöyle anıyor: "... Bir kâtibin yazısının doğruluğunu kelime kelime kontrol etmesi elbette işinin ayrılmaz bir parçasıdır. Dairede iki ya da daha gazla kâtip varsa bu incelemede birbirlerine yardımcı olurlar; biri kopyayı okur, öbürü de aslını tutar. Pek sıkıcı, yorucu, bezdirici bir meseledir. Hareketli bir mizacı olanlar için katlanılmaz bir şey olduğunu tahmin edebiliyorum. Mesela, ateşli şair Byron kanımca Bartleby'le uslu uslu oturup, sıkış tıkış bir el yazısıyla yazılmış beş büz sayfalık bir hukuk belgesini inceleyemez..." 

* İşte görüyorsunuz, doğaya aşık olanlar için dört duvar arasında çalışmaya zorlanmak katlanılamaz bir trajedidir. 

Susmak