5 Mart 2019 Salı

Çok tanrılı günlerde: Utnapiştim'den Gılgamış'a öğütler

... Bu uzun ve acıklı öyküyü dinleyen Utnapiştim dedi:
" Ey Gılgamış, niye abartıyorsun kederlerini?
Karşılaştırabilir misin kendini bir alıkla?
Tanrıların ve insanların teninden yaratıldın sen.
Tanrılar sana kendi yeteneklerini verdiler,
babanmış, ananmış gibi davrandılar sana.
Doğduğun gün sana bir taç ve taht armağan ettiler.
Geyik pisliği verdiler alıklara tereyağı yerine,
bayat ekmeğin kabuğunu verdiler
tanrıların besini olan ekmek yerine.
Görkemli giysiler yerine paçavralar giydirdiler onlara,
ip verdiler süslü kemer yerine, bellerine bağlasınlar diye.
Bilmez alıklar iyi ile kötüyü ayırt etmesini,
hepsi yoksundur akıldan, sağduyudan.
Düşün bunları ey Gılgamış,
düşün ki göresin, her yaptığın,
bir gün daha yaklaştırıyor seni
anındaki yazgının kaçınılmaz sonuna.
Ne geçti eline bunca çabadan sonra
üzüntü ve yorgunluktan başka?
Geceleri ay gökyüzünü aşar bir uçtan bir uca,
tanrılar izler bizi yukarılardan, hiç uyumadan,
çünkü uyumayı bilmez ve ölümsüzdür onlar.
Böyle kurulmuştur dünyanın düzeni,
en eski zamanlardan beri.
Bilgin Adalı, Gılgamış Destanı, s. 73-74.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Susmak