Çok heyecanlı bir şekilde, bilimsel keşif yaptıklarını ya da eşi benzeri görülmemiş bir makine yaptığını söyleyen aklı evvel kâşiflere ve mucitlere ihtiyatlı yaklaşmak gerekmekte.
Nitekim bilimsel gelişmelerin yavaş yavaş gerçekleştiğini, Newton ve Galileo gibi modern bilim öncülerinin yaşadıkları çağda ortaya çıkan bilimsel devrim anlarının, yüzyılların bilgi birikiminin bir sonucu olduğunu, bilimsel-teknolojik sıçramaların tesadüfî ve sadece parlak zekâların mucizevî başarıları olmadığını bilmek gerekir. Örneğin, gelecekte bir tür zaman makinesinin yapılabileceğini, çok daha az maliyetli enerji sistemlerinin kurulabileceğini düşünmek bilimsel bir yaklaşımdır; ancak sürekli enerji üreten devir-daim motorları, Con Ahmet'in makinesi, soğuk füzyon olayına dayanan erke dönergeci gibi makinelerin ise sadece birer iddia olarak ortaya çıkıp başarısız olmaları da bilimsel-teknolojik gelişmelerin doğasını bize yeterince anlatır.
Nitekim termodinamik, kütle çekimi, kuantum ve manyetizma gibi henüz yanlışlanmamış teorilere aykırı çalışan makineler üretilemeyeceği gibi, doğada bulunmayan yasaları keşfetmek de şu an için imkânsızdır... Şayet, tüm bildiklerimiz baştan sona yanlış ise ve Evren sadece bir simülasyon, bizler de açık kaynak kodlu evrenin kod parçaları değilsek...İşte o zaman, Evren, tersine dönebilir. Her şeye sıfırdan başlayabiliriz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder