Âmennâ söyledik ikrâr eyledik,
Erenler bezminde "lâ şek"cesine,
Bâğ-ı ma'rifetde yetiştik bittik,
Bûy aldık bir gülden çiçekcesine.
Gel gönül ârif ol haddini bil sen,
Semî'dir Basîr'dir etme şek gümân,
"El hakku ezhârun mine'ş şems" iken,
Sofu inâd eder eşşekcesine.
Söylesem kelâmım gelmez takrîre,
Nutk-i derûnumuz sığmaz tefsîre,
Îmân ettik ikrâr verdik bir pîre,
Er evlâdı eriz gerçekcesine,
Mir'âtî sözlerin gizli muammâ,
"Ulu'l-ebsâr" olanlara hüveydâ,
Elsiziz belsiziz dilsiziz ammâ,
Gezeriz âlemde erkekcesine.
Kalecikli Mir'ati
LUGATÇE ve AÇIKLAMALAR
"Âmennâ : Arapça "inandık" anlamına gelir.
İkrâr etmek : Kabûl etmek, sözünde durmak.
Lâ şek : Arapça "şüphesiz" anlamındadır.
Ma'rifet : Sôfiyye ıstılahıdır ma'rifetullah demekdir, "bâğ-ı ma'rifet" tabiri ile kasdedilen, bir mürşid-i kâmilin terbiyesi altında olmaktır...
Bûy : Koku.
Semî' : Cenâb-ı Hakk'ın bir sıfatıdır, "her şeyi duyan" demektir.
Basîr : Cenâb-ı Hakk'ın bir sıfatıdır, "her şeyi gören" demektir.
Şek : Şüphe.
Gümân : Kuşku.
"El-Hakku ezhârun mine'ş şems" : Bu Arapça cümle "Cenâb-ı Hakk, güneşden daha açık görünür" demektir...Cenâb-ı Hakk'ın bir ismi de "Zâhir" dir...Ehlullah, bu bâbda "Allah, zuhûrunun şiddetinden görülmez" demişlerdir.
Kelâm : Söz.
Takrîr : İfâde, söz.
Nutk-i derûn : İçten geçen, düşünce.
Muammâ : Bilmece, bilmece gibi kapalı.
Ulul'l-ebsâr : Kur'ân'da geçen bir tabirdir..."Basîret sâhipleri" anlamına gelir.
Hüveydâ : Âşikâr, belli.
Elsiz belsiz dilsiz olmak : Sôfîler arasında edeb, kelimenin harflerinden mülhem olarak "Eline, diline ve beline sâhib olmak" olarak tarif edilmiştir...
Erkekce : Buradaki erkeklikden kasdedilen Kur'ân'ın "ricâl" lafzı ile beyân ettiği erkekliktir ki, yukarıdaki âyet-i kerîme, buna işâret eden âyetlerden biridir...Sôfiyyenin erkeklikten kasdettiği cinsiyet ma'nâsına erkeklik değil, yukarıdaki âyet-i kerîmenin meâlinde "yiğitlik" olarak tercüme edilen bir vasıftır, kadında da erkekte de olur..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder