Hidrojen % 86,
Helyum % 14,
Metan % 0,1,
Su buharı % 0,1,
Amonyak % 0,02,
Kalanı (eser miktarda) etan, fosfin ve hidrojen sülfattan oluşuyor.
Galileo, Jüpiter'in en büyük dört uydusunu keşfeder ve Dünya dışındaki bir gezegenin kendi etrafında dönen uyduları olabileceğinin ilk kanıtını verir. Böylece, Kopernik'in o güne dek yaygın kabul görmeyen güneş merkezli teorisini destekleyici bir veri elde eder.
Yansıtabilirlik derecesi (Albedo) 0,52 olan gezegen, yüzeyine düşen Güneş ışığının yarıdan fazlasını görünür tarafta yansıtır. Ancak kızılötesi alandaki ışınım ölçüldüğünde, Jüpiter'in Güneş'ten aldığı enerjinin 2,3 katı kadarını da dışarı yaydığı görülür. Bu nedenle gezegen, Güneş'e olan uzaklığına göre hesaplanan 106 K'den (-167°C) çok daha yüksek bir etkin sıcaklığa sahiptir olup 126 K (-147 °C) sıcaklığında bir kara cisim gibi ışır. Jüpiter'in kendi içinde yarattığı bu enerji fazlası, gezegenin yer çekiminin etkisi ile yavaşça kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında dönüştürülen potansiyel enerji ile açıklanır. Bu olguya Kelvin-Helmholtz mekanizması denir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder